Kil tabletten e-kitaba




  Kil tabletlerle başlayan insanlığın yazma ve okuma serüveni zaman içerisinde bir çok değişim geçirmiştir. Bu değişim de her değişim gibi insanın ihtiyaçları doğrusunda insan zekası ve birikiminin bir ürünü olagelmiştir.  
İnsanlığın yazma ve okuma tarzının bizi ilgilendiren kısımlarından kronolojik sırayla göz atacak olursak:

  • MÖ 3500 yılları- Sümerler tarafından Mezopotamya’da ilk yazı yazıldı. Yazı malzemesi kilden yapılan tabletlerdi. Eski Mısır’da papirüs, Uzak Doğu’da kumaş yazı için yaygın olarak kullanılan bir malzemelerdi.
  • MÖ 2-3 Yüzyıl- tarihte kağıda ilk yazı Çin’de yazıldı. Avrupa’da kağıt üretimi ilk olarak 11. yüzyılda İspanya’da başladı.
  • 539 - Çin’de Matbaa kullanılmaya başlandı.
  • 716- 735 yılları - Türk edebiyatı, Türk tarihi, Türk dili ve sanatı hakkında bilgi veren en eski yazıtlar olan Orhun Anıtları yazılıp dikildi. Göktürk alfabesi 1893 yılında Danimarkalı Wilhelm Thomsen tarafından çözülmüştür.
  • 868 - basılmış olan ait Çin’de bulunan “ Diamond Sutra ”adlı kitap dünyanın en eski basılı kitabıdır.
  • 1450 - Avrupa’daki ilk matbaa Mainz şehrinde Gutenberg tarafından kullanıma geçmiştir. İlk basılan kitap bir İncil’di.
  • 1493 - Jacob ben Asher’in eseri Arba’ah Turim, David-Samuel Ibn Nahmias kardeşler tarafından, İstanbul’da basıldı.
  • 1727 - İlk Türk matbaası Osmanlı döneminde İbrahim Müteferrika tarafından,  İstanbul’da kuruldu. Basılan ilk kitap Vankulu Lugat’ıdır. 
  • 1971 - İlk e-kitap Amerika’nın meşhur Bağımsızlık Bildirisi’ydi.
  • 1993 - İnternet üzerinden e-kitap satışı için kurulan ilk web sitesini “BiblioBytes”  kurmuştur.
  • 1997 - Elektronik ortamda yayınlanan ilk Türkçe e-kitap Ali Rıza Esin’in “41 Derece” isimli şiir kitabıdır.
  • 1999 - Kitaplarını hem e-kitap hem de basılı olarak yayınlayan ilk firma “ibooks” markasıyla Simon&Schuster oldu.
  • 2000 - Frankfurt Kitap Fuarı’nda e-kitap ödülleri sahiplerini buldu
  • 2000 - Türkiye'de Internet üzerinden ücretsiz e-kitap yayınlayan ilk online yayınevi: altKitap.
  • 2007 – Amazon e-kitap okuyucusunu satışa sundu.
  • 2009 - Türkiye’nin ilk Türkçe e-kitap veri tabanı olan Hiperkitap veri tabanı sunuldu.
  • 2010 – Amazon 100 basılı kitaba karşılık 140 e-kitap satıldığını duyurdu.
Türkiye ve Dünya’da e-kitapın ayrıntılı tarihi için bakınız:

   Kabaca verilen kronolojik bilgilerden şunu öğreniyoruz bilgi akışını sağlayan yazının yazıldığı formlar değişiyor. Bilgi her form değiştiğinde bilgi katlanarak çoğalıyor. Kil tabletlerinde saklanabilen bilgi miktarı ile kağıtlarda saklanan bilgi miktarı nasıl bir değilse e-kitapta saklanan bilgi miktarı da aynı düzeyde değil. E-kitapta okunanların hatırlanma zaafından söz eden yorumlar bulunuyor. Bu bilgi bilimsel olarak ispatlanmaya muhtaç subjektif bir bilgidir. Bu yorumun sahipleri okudukları şeyleri basılı kitap olarak okusalardı belki onları da zor hatırlayacaklardı, bilemiyoruz. 
 E-kitap kesinlikle okuma hızını arttırıyor. Hızı artınca da okuduğunuz kitap sayısı da artıyor. E-kitabın sunduğu en önemli özelliklerden biri altını çizip not alma alışkanlığı olanlara sağladığı fayda. E-kitap okuyucu bunu bir dosyada biriktiriyor, hangi kitaptan nereyi çizdiğinizi sizin için ayrı bir dosyada saklıyor, bu yazıları kendinize e-posta ile gönderebilir ya da bilgisayarla kablolu bağlantı ile aktarabiliyorsunuz. Özellikle bir konu üzerinde araştırma yapan, tez yazım aşamasında olanlar için büyük kolaylık sağlıyor. Ayrıca "goodreads" gibi okur paylaşım platformlarında yaptığınız alıntıları anında paylaşma imkânı da sunuyor. 
Bir e-kitap okuyucu cihazı hafızasında en az 800-1000 civarında kitap alabilme kapasitesi ile size yanında kütüphane taşıma imkanı sunuyor. Şimdi bu imkanların yanında “selülöz kokusu”ndan mahrum kalma kabul edilebilir bir mahrumiyet gibi görülüyor.
Ayrıca "bu selülöz kokusu ne olacak peki?" diye soranların “peki bu hattatlar işsiz mi kalacak? Nerde o güzelim el yazmaları?” itirazlarından pek de bir farkı olmadığını düşünüyorum. Belki de daha önceki dönemlerde kil tabletlerden yazı okuyan uzak atalarımız kağıda geçişi beğenmemişlerdi, o ayrıntıyla ilgili bir bilgiye sahip değiliz, ancak yeni şeyleri yadırgama insanın doğasında bulunduğu da su götürmez bir gerçek. Beğenseniz de beğenmeseniz de cin şişeden çıktı.Bilim başka bir şey, nostalji başka.
Türkiye’de hala kitapların hem kağıt hem de e-kitap formlarının aynı anda elde edilebilir olanları son derece sınırlı. Bu da insanları amatörce e-kitap oluşturup birbirlerine yaymaya itiyor. Sanırım bir müddet daha bu şekilde devam edeceğiz, ama sonunda bu da aşılacak. 



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEDEN E-KİTAP OKUYUCU? HANGİ E-KİTAP OKUYUCU?

Zengin Damaklar