Metin Erksan ve Sevmek Zamanı


                                                                                                            "Normal insan bir kurgudur"
                                                                                                                      Michel Foucault                                                
                   " Normalde böyle şeyler olur mu? diyerek bir filmi eleştirenleri sinemanın büyüsüne yeterince kapılmamış olarak görürüm. Hayattaki gerçeklikten sıkılmadan sinemadan da o gerçekçiliği beklemek o sanatı yeterince anlamamış olmanın göstergesidir bana göre. Polanski'ye göre sinema" size o koltukta oturduğunuzu unutturmalıdır". Hikayenin içine giremediyseniz ya o film sizin tarzınız değildir ya da film iyi değildir. Üçüncü bir seçenek yoktur. İyi film iyi filmdir. İster popüler olsun ister çok kişi tarafından sevilsin. Bazıları sanat eserinin çokça anlaşılmasını adeta o sanat eserinin niteliksizliği gibi sunmaya çalışırlar. Bazen de tam tersi olur gerçekten iyidir ama göz ardı edilir. İşte bu yazının konusu göz ardı edilmiş önemli bir yönetmenimiz: Metin Erksan.
                   
                  Metin Erksan bir kısım yazarlar tarafından görülmemiş olmasına rağmen bazıları tarafından da Türk Sinemasının Lütfi Akad ve Yılmaz Güney ile beraber üç önemli yönetmeninden biri olarak gösterilmiştir. Bu yönetmenlerin en önemli ortak özellikleri  ulusal nitelikte evrensel filmler çekmiş olmalarıdır. Erksan Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi bölümü mezunudur. Halide Edip’ten özel olarak Shakespeare dersleri almıştır. Çok okuyan Metin Erksan. Entellektüelliğin yakıştırıldığı nadir yönetmenlerdendir. Yönetmenliği yazarlığın bir alt dalı olarak görüyor. Fransız Godart gibi “yönetmen önce yazardır sonra yönetmendir” diyor. Kendi senaryoları var.

         1952'de senaryosunu Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun yazdığı Karanlık Dünya/Aşık Veysel'in Hayatı çektiği ilk filmi. Bu film belgesel olmasına rağmen Türk sinemasının tamamı sansüre uğrayan ilk filmi. Nedeni ise Türkiye'nin kötü tanıtılması.
1964'de çekilen Susuz Yaz ise yine aynı nedenlerle sansüre uğruyor ve bu filmin yurt dışında gösterilmesi memleketin itibarına zarar vereceği gerekçesi ile uygun bulunmuyor. Erksan filmi bir rivayete göre kaçak olarak götürür ve Berlin Altın Ayı ödülünü alarak Türk Sinemasının Uluslararası ilk ödülünü alır.
Bir söyleşisinde Yeşilçam isminin Türk sinemasını aşağılamak için magazin basını tarafından kullanıldığını belirtiyor. Aslında kendisi de Türk Sinemasının çok da güçlenmesini istemeyen yabancı film distribütörleri tarafından engellemelere maruz kaldığını ifade ediyor. Yerli sinema yazarları tarafından da görmezden geliniyor Erksan. Kendine özgü, titiz ve düşüncelerini çekinmeden ifade etmesi kendini yalnızlığa itmiştir. Herhangi bir ideolojiye, herhangi bir partiye derneğe yakın olmadığı gerekçesi ile sinema yazarları ve endüstrisinin dışında kalmıştır.
Susuz Yaz’la ödül alması da bu kenara itilmesinin nedenlerinden en önemlilerinden biri olarak gösterilmektedir.
Sevmek Zamanı filmini bitirebilmek için kendi evindeki eşyaları satmıştır. Bu film Türk Sineması’nın en önemli filmlerinden biri olmasına rağmen sinemalarda gösterime girmemiştir.
Filmde tasavvufta, divan edebiyatında işlenilen "suret-i aşk"  konu edilmektedir. Doğulu bir hikayede batılı anlatımların, doğu ve batı müzik formlarıyla desteklendiği önemli bir filmdir. Filmin en önemli eksiği  başrol oyuncusu Müşfik Kenter'in kendi sesinin kullanılmamış olması. Kenter'in kendisi de bu durumdan hoşnut olmadığını bir söyleşisinde belirtiyor. Kimi eleştirmenler Sevmek Zamanı'nda anlatılan hikayeyi anormal bir adamın anormal davranışı olarak niteleyip dudak bükmüşlerdir. Kimilerine göre ise muhteşem bir hikaye olarak değerlendirilmiştir. Değerlendirme nereden baktığınıza bağlı olarak değişebilir elbet. Normalin tanımı bile halen psikologlar tarafından bir sorundur. Foucault'da "normal insan bir kurgudur (fiction) " ifadesi ile  "normalliğin" gerçekte var olmadığını iddia ederek konuyu bambaşka bir boyuta taşımıştır.
Filmin kötü aşık karakterini canlandıran kişi o yıllarda Mimar Sinan Üniversitesi öğrencisi Süleyman Saim Tekcan. Yurdumuzun önemli ressamlarından biri olan Tekcan, İstanbul Grafik Sanatlar Müzesi'nin de kurucusu ve öğretim üyesidir.
Kameramanlar tarafından çok fazla açıya bakıp çokça titizlendiğinden sevilmeyen bir yönetmen olan Erksan hakkında kitap yazmış olan Kurtuluş Kayalı şöyle der: "Metin Erksan'ı unutmak ihanettir! Sinemacılığını entelektüelliğiyle, tarihçiliğiyle besleyen, entelektüelliğini ve sosyologluğunu sinemacılığıyla besleyen bir düşünce insanıdır Metin Erksan."
"Normal klişeler"den sıkılanlar için şu sıralar Metin Erksan filmlerini yeniden okumak için güzel bir fırsat. 




Filmlerinden Bazıları:
1952 Aşık Veysel’in Hayatı Karanlık Dünya
1960 Gecelerin Ötesi
1960 Şoför Nebahat
1962 Yılanların Öcü
1962 Acı Hayat
1964 Susuz Yaz
1965 Sevmek Zamanı
1968 Kuyu
Bu filmlerin hemen hepsine youtube üzerinden ulaşabilirsiniz.
https://www.youtube.com/results?search_query=metin+erksan+filmleri

Kitap önerileri:
1-Metin Erksan Sinemasını Okumayı Denemek, Kurtuluş Kayalı
2-Kendi Işığında Yanan Adam: Metin Erksan: Ercan Kesal

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEDEN E-KİTAP OKUYUCU? HANGİ E-KİTAP OKUYUCU?

Zengin Damaklar

Kil tabletten e-kitaba